Gençlikte
Benlik
Ben, benlik, kişilik çoğunlukla eş anlamlı olarak
kullanılan birbirine yakın kavramlardır. Kişiyi kişi yapan, başkalarından
ayıran duygu, tutum ve davranışların tümünü birden anlatır. Her insanın ulaşmak istediği bir
benlik vardır. Kişi özlediği, kendine yakıştırdığı bu ideal
benlik kavramını geliştirmek için uğraşır. İdeal bene yaklaştıkça
mutlu olur. Kimi zaman ideal ben, bir düş, bir özlem olarak kalır.
İdeal benliğe ulaşamazsa, kişi mutsuz ve agresif olur. İdeal benliğin
gerçek dışı olduğu durumlarda ise kişi bunalıma düşer. İdeal bene yaklaştıkça kendini mutlu hisseder. Kendi kendinden
beklentisi çok yüksek olan kişi, genellikle bilinçdışı
dürtülerin ve tutkuların buyruğundan çıkmayan kişidir.
Gençlikte
Kimlik Karmaşası
Kimlik karmaşasına giren gençler, kendilerine belli
bir yön veremeyen bir yerde kök salamayan gençlerdir. ERİKSON
(1968) kimlik karmaşasını yaşayan genci şöyle tanımlar:
İnsanlara yaklaşma ve sıkı ilişkiler kurmada sosyal faaliyetlerde
başarısızlık gösterir ve bunun sonucu olarak yalnızlık çeker. Uygun
olmayan rastgele kişilerle arkadaşlık etmeye başlar. Genellikle çalışamama, kendini
bir işe verememe ve dikkatini toplama güçlüğü belirgin olarak ortaya çıkar.
Yarışmadan ve hertürlü sosyal faaliyetlerden kaçar ve yeteneklerine uymayan işlerde kendini
tüketir. Hiçbir zaman öne çıkmak istemez. Ailenin ve toplumun onaylamadığı rollere girer. Ters ya
da olumsuz kimliğe bürünür.
Kimlik karmaşasından kurtulmak için gençler değişik
yollara başvururlar. Dış ülkelere göçüp yerleşerek, başka yerlere taşınarak, uyruk
değiştirerek veya din değiştirerek kendilerine yeni bir kimlik
edinmeye çalışırlar.
Toplum içinde bir yer edinemeyen, kök salamayan ve
geleceğinden de umudu kesilen genç, topluma sırt çevirip küsebilir.
Çocukluğundaki kötü örneklere dönüş yapar. ''Madem ben sizin
istediğiniz gibi olamıyorum, öyleyse istemediğiniz gibi olacağım''
der. Sınıfını, dinini, uyruğunu, ülkesini, yetiştiği ortamın
tüm değer yargılarını yadsıyabilir.
Kimi genç de, topluma sırt çevirmek yerine toplum için daha tehlikeli olacak şekilde
meydan okuyarak olumsuz kimliğini kanıtlamaya çalışabilir.
Şiddet eylemcileri, teröristler bunlara örnek gösterilebilir.
Bunlar içinde en çarpıcı örnek, hem de kendi yurdumuzdan hiç şüphesiz ki MEHMET ALİ
AĞCA’dır. Zemzem kuyusuna işeyerek üne kavuşan insan gibi, o
da değer verilen insanları öldürerek ünlü kişiler arasına
girmiştir.
Aile Tiplerine Göre Çocuğa Verilen Önem
ÇOk
SEVEN-KOLLAYAN, GEVŞEK DİSİPLİNLİ AİLE
Çocuğa büyük sevgiyle bağlanmışlar ve tam
benimsemişlerdir. Çok sıcak, verici ancak çok koruyucu ve
kollayıcıdırlar. Tüm yaşamlarını çocuğa göre düzenlemiğlerdir.
Yalnız çocuk için yaşıyor gibidirler; bir dediğini iki
etmeyip her istediğini yaparlar.
SIKI
DİSİPLİNLİ, SEVECEN AİLE
Bu aileler de çocuklarına karşı sevecen, ilgili ve çok
düşkündürler. Çocuğun tüm maddesel ve ruhsal gereksinimlerini
ellerindeki imkanlar ölçüsünde karşılamaya çalışırlar. Çocuğun sağlığı ve öğrenimi için hiçbir
özveriden ve masraftan kaçınmazlar.
BASKICI-İTİCİ
SEVGİSİZ AİLE
Bu tip ailelerde gence küçüklüğünden beri yeterli sevgi ve
sevecenlik ayrıca ilgi de gösterilmemiştir. Aile ortamı gergin, ilişkiler
ise düşmancadır. Bol eleştiri, azar, aşağılama ve dayak atma vardır.
SEVGİSİ
YETERSİZ, DİSİPLİNİ GEVŞEK AİLE
Bu aileler çocuğa karşı ilgisiz ve ruhsal
gereksinimlerine karşı da duyarsızdırlar. Çocuk ayak altında
dolaşmadıkça, ağlamadıkça ya da bir muzırlık yapmadıkça, canlarını sıkmadıkça
ilgilenmezler.
PARÇALANMIŞ
AİLEDE GENÇ
Ölüm veya ayrılık gibi nedenlerle bölünmüş ailelerde
büyüyen çocukların gençlik çağında çok değişik uyum
sorunları ortaya çıktığı gözlenmiştir. Çocukluğu babasız geçmiş bir genç
erkek, genellikle bir genç kızdan daha çok sorunlarla karşılaşmaktadır.
SEVEN,
BENİMSEYEN, DEMOKRATİK AİLE
Çağdaş bir ailedir. Ana-baba arasında saygı vardır.
Sorunlar buyruklarla değil, konuşarak ve tartışarak çözümlenir. Evde gerginlik
yerine, herzaman ılımlı bir hava hakimdir.
GELENEKSEL,
ATAERKİL AİLE
Geleneksel Türk ailesinde babanın asla tartışılmaz ve salt
otoritesi vardır. Evde ilk ve son sözü söyleyen babadır. Babayla
çocuk arasında, genellikle korkuyla karışık saygılı ve edepli bir uzaklık vardır.
(Yazı dizimizin ikinci bölümü de burda bitti.Üçüncü ve son bölümde görüşmek üzere.)
(Yazı dizimizin ikinci bölümü de burda bitti.Üçüncü ve son bölümde görüşmek üzere.)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder