Bir E Mail Hikayesi
Fırtına
aniden patlayınca koca gemi bir anda denizin dibini boyladı.
Adam
ıssız bir adanın ıssız sahilinde gözlerini açti.Fakat ne gelen vardı ne de
giden... Ne araç vardı ne de gereç... İstediğin kadar muz ve hindistan cevizi,
istemediğin kadar muz ve hindistan cevizi...Hayatı boyunca evi dışında beş
yıldızlı otellerden başka yere adımını atmadığından bir süre
neyapacağını bilemedi...Şaşırdı kaldı. Sonra dört ay boyunca muz yedi ve hindistan
cevizi suyu içti.Sonra geçmişte kalan o güzel günleri düşünerek gözlerini
denize dikip kendisini kurtaracak gemiyi beklemeye koyuldu.Hem de aylar boyunca. Bir gun
sahilde uzanmış yatarken, gözünün ucunda bir hareketlenme hissetti. O da
ne? Bir an gözlerine inanamadı,hayal gördüğünü sandı. Bir sandal ve kürekte o güne dek gördüğü en güzel kadın...
ve son sürat geliyor... Şöyle bir gözlerini ovaladı,baktı ki gerçek.Sonra:
-
"Nereden geliyorsun?" diye haykırdı, "Buraya nasıl
geldin?"
-
"Adanın öteki tarafından..." dedi kadın, "Gemi batınca ben de
oraya çıktım."
-
"Ne şans'' dedi adam.''Benden baska kimsenin kurtulduğunu sanmıyordum. Kaç
kişisiniz?''
-
"Baska kimse yok''.dedi kadın... ''Sadece benim... Sandal da gemiden
değil.Gemiden çöp bile yok" dedi. Adam afalladı!...
-
"O halde sandal?'' dedi ''Onu nereden buldun?''
-
"Çok basit" dedi kadın."Adada bulduğum malzemeyle
yaptım... Kürekler sakız ağacından... Zemini de palmiye dallarından ördüm,
yanlar ise okaliptus..."
-
"Ama, ama bu imkansız.. Aletlerin yok... Nasil becerdin?"deyince adam,.
-
"Pek de sorun olmadı.'' dedi kadın.''Öteki tarafta sıradışı bir alüvyon kaya
oluşumu var. Fırında belli derecede ısıtılınca işlenebilir
yumuşaklıkta demir elde edilebiliyor.Alet yapmak için kolayca
kullandım... Neyse sen boşver bunları. Hadi göster, nerede yasiyorsun?"
Aptal bir ifadeyle orada yaşadığını itiraf etti adam... Aylardır
oracıkta sahilde yatıp kalktığını...
-
"Oyleyse bana gel...'' dedi kadın. '' Benim yerime..." diyerek
küreklere asıldı.
Birkaç
dakika sonra küçük bir iskeleye yanaştılar... Adam sahile göz atınca
az daha sandaldan düşüyordu. Mavi beyaz boyalı kulübeyle iskele
arasına taş döşeli bir yürüme yolu bile yapılmıştı. Eve girerlerken
kadın omuzlarını silkti;
-
"Pek rahat sayılmaz ama ben yine de ev diyorum işte... Otur
lütfen... Bir şeyler içer miyiz?"dedi kadın...
-
"Hayır, hayır teşekkürler..." dedi adam... Şaşkınlığını
henüz üzerinden atamamıştı.
-
"Daha fazla hindistancevizi suyuna
tahammulüm kalmadı artık..."dedi.
-
"Hindistancevizi suyu değil ki... sürahim var... Pina
Colado'ya ne dersin?"deyince kadın, adam hayretini gizlemeye calişarak ikramı
kabul etti.
Sonra kanapeye
oturarak sohbete daldılar... İkisi de birbirlerinin hayat hikayesini
dinledikten sonra kadın "Üzerime rahat bir şeyler giyeceğim"
diyerek ayaga kalktı "Duş yapıp traş olmak ister misin?diye sordu. Üst
kattaki banyo dolabında jilet var..." Artık
sorgulamaktan vazgecmişti adam... Banyoya girdi... Dolapta kemik bir
sapın içine sıkıştırılmış ve hem de oynak mekanizmalı iki deniz kabuğundan
yapılma ustura onu bekliyordu... "Bu kadın inanilmaz biri" diye
mirildandi... "Bakalım bundan sonra ne var?" Dönüşünde
kadın onu gardenya kokuları içinde ve stratejik bölgeleri üzüm
yapraklarıyla örtülü olarak karşılamıştı... Sadece üzüm yaprakları ve ''gel
yanıma otur dedi''... Sonra yavaşça sokularak fısıldadı...
-
"Söyle bana... ikimiz de uzun süredir bu adadayız...ve sen de ben de çok
yalnızız... Eminim şu anda yapmak için kıvrandığın bir şey
var...Hani burada tek başına geçirdiğin aylar boyunca en çok yapmak
istediğin... Anlıyorsun değil mi?"dedi...
Gözlerinin
içine bakıyordu... Adam duyduklarına inanamadı...Ve büyük bir heyecan ile ve yutkunarak!...
-
"Yani"... dedi, " Şimdi buradan e-maillerimi kontrol edebilir
miyim?"...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder