8 Haziran 2013 Cumartesi

E MAİL

 

              Bir E Mail Hikayesi

       
        Fırtına aniden patlayınca koca gemi bir anda denizin dibini boyladı.

        Adam ıssız bir adanın ıssız sahilinde gözlerini açti.Fakat  ne gelen vardı ne de giden... Ne araç vardı ne de gereç...  İstediğin kadar muz ve hindistan cevizi, istemediğin kadar muz ve hindistan cevizi...Hayatı boyunca evi dışında beş yıldızlı otellerden başka yere adımını atmadığından bir süre neyapacağını bilemedi...Şaşırdı kaldı. Sonra dört ay boyunca muz yedi ve hindistan cevizi suyu içti.Sonra geçmişte kalan o güzel günleri düşünerek gözlerini denize dikip kendisini kurtaracak gemiyi beklemeye koyuldu.Hem de aylar boyunca.  Bir gun sahilde uzanmış yatarken, gözünün ucunda bir hareketlenme hissetti. O da ne? Bir an gözlerine inanamadı,hayal gördüğünü sandı.  Bir sandal ve kürekte o güne dek gördüğü en güzel kadın... ve son sürat geliyor...  Şöyle bir gözlerini ovaladı,baktı ki gerçek.Sonra:

- "Nereden geliyorsun?" diye haykırdı, "Buraya nasıl geldin?"

- "Adanın öteki tarafından..." dedi kadın, "Gemi batınca ben de oraya çıktım."

- "Ne şans'' dedi adam.''Benden baska kimsenin kurtulduğunu sanmıyordum. Kaç kişisiniz?''

- "Baska kimse yok''.dedi kadın... ''Sadece benim... Sandal da gemiden değil.Gemiden çöp bile yok" dedi. Adam afalladı!...

- "O halde sandal?'' dedi ''Onu nereden buldun?''

- "Çok basit" dedi kadın."Adada bulduğum malzemeyle yaptım... Kürekler sakız ağacından... Zemini de palmiye dallarından ördüm, yanlar ise okaliptus..."

- "Ama, ama bu imkansız.. Aletlerin yok... Nasil becerdin?"deyince adam,.

- "Pek de sorun olmadı.'' dedi kadın.''Öteki tarafta sıradışı bir alüvyon kaya oluşumu var. Fırında belli derecede ısıtılınca işlenebilir yumuşaklıkta demir elde edilebiliyor.Alet yapmak için kolayca kullandım... Neyse sen boşver bunları. Hadi göster, nerede yasiyorsun?" Aptal bir ifadeyle orada yaşadığını itiraf etti adam... Aylardır oracıkta sahilde yatıp kalktığını...

- "Oyleyse bana gel...'' dedi kadın. '' Benim yerime..." diyerek  küreklere asıldı.

Birkaç dakika sonra küçük bir iskeleye yanaştılar... Adam sahile göz atınca az daha sandaldan düşüyordu. Mavi beyaz boyalı kulübeyle iskele arasına taş döşeli bir yürüme yolu bile yapılmıştı. Eve girerlerken kadın omuzlarını silkti;

- "Pek rahat sayılmaz ama ben yine de ev diyorum işte... Otur lütfen... Bir şeyler içer miyiz?"dedi kadın...

- "Hayır, hayır teşekkürler..." dedi adam...  Şaşkınlığını henüz üzerinden atamamıştı.

- "Daha fazla hindistancevizi suyuna tahammulüm kalmadı artık..."dedi.

- "Hindistancevizi suyu değil ki... sürahim var... Pina Colado'ya ne dersin?"deyince kadın, adam hayretini gizlemeye calişarak ikramı kabul etti.

Sonra kanapeye  oturarak sohbete daldılar...  İkisi de birbirlerinin hayat hikayesini dinledikten sonra kadın "Üzerime rahat bir şeyler giyeceğim" diyerek ayaga kalktı "Duş yapıp traş olmak ister misin?diye sordu.  Üst kattaki banyo dolabında jilet var..." Artık sorgulamaktan vazgecmişti adam... Banyoya girdi... Dolapta kemik bir sapın içine sıkıştırılmış ve hem de oynak mekanizmalı iki deniz kabuğundan yapılma ustura onu bekliyordu... "Bu kadın inanilmaz biri" diye mirildandi... "Bakalım bundan sonra ne var?" Dönüşünde kadın onu gardenya kokuları içinde ve stratejik bölgeleri üzüm yapraklarıyla örtülü olarak karşılamıştı... Sadece üzüm yaprakları ve ''gel yanıma otur dedi''... Sonra yavaşça sokularak fısıldadı...

- "Söyle bana... ikimiz de uzun süredir bu adadayız...ve sen de ben de  çok yalnızız... Eminim şu anda yapmak için kıvrandığın bir şey var...Hani burada tek başına geçirdiğin aylar boyunca en çok yapmak istediğin... Anlıyorsun değil mi?"dedi...

Gözlerinin içine bakıyordu... Adam duyduklarına inanamadı...Ve büyük bir heyecan ile ve yutkunarak!...

- "Yani"... dedi, " Şimdi buradan e-maillerimi kontrol edebilir miyim?"...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder