13 Haziran 2013 Perşembe

GENÇLİK VE RUHSAL SORUNLAR --1-- ''Yazı dizisi''


GENÇLİK

 

GENÇLİK ÇAĞI RUH SAĞLIĞI VE RUHSAL SORUNLAR



Gençliğin Tanımı ve Toplumdaki Yeri

Gençlik, çocuklukla erişkinlik arasında yer alan, gelişme, ruhsal olgunlaşma ve yaşama hazırlık dönemidir. Ergenlikle başlayan hızlı büyüme, gençlik çağını sonunda bedensel, cinsel ve ruhsal olgunlukla biter. BM Örgütünün tanımına göre genç deyince 15-25 yaşları arasında, öğrenim gören, hayatını kazanmak için çalışmayan ve ayrı bir konutu bulunmayan kişi anlaşılır. Gerçekten gençlik hem toplumsal, hem biyolojik ve hem de ruhsal bir kavramdır.
  Biz türk toplumu olarak gerçekten  genç bir toplumuz. Nüfusumuzun % 65’ini 25 yaşın altındaki çocuk ve gençler oluşturmaktadır. 75 milyonluk hiç bir Batı ülkesinde nüfus içindeki gençlik kesimibu kadar büyük değildir.

Ülkemiz gençliği, diğer batı ülkeleri gençliğine bakıldığında gerçekten sorunsuz bir gençlik sayılabilir. Çünkü varlıklı toplumların gençlerine özgü hastalıklarına daha tutulmadı. Ülkemizde gençler arasındaki uyuşturucu kullanımı o kadar çok değildir. Gençlik suçluluğu da nüfusumuza ve genel suçluluk oranına göre ve özellikle batı ile karşılaştırıldığında bayağı düşüktür.

  Gençlik yalnız olumsuzlukların toplandığı bir çağ değildir. Gençlik tatlı hayallerin, büyük ve güzel umutların tutkuların ve idealizmin filizlendiği, sıkı arkadaşlıkların, ilk sevgilerin ve ilk aşkların yaşandığı dönemdir. Yeniliğe ve ileriye doğru atılımların yapıldığı, kendini kanıtlama ve kendi kimliğini ortaya koyma çabalarının yaşandığı aktif bir dönemdir. ARİSTO daha 2300
yıl öncesinden gençliğin özelliklerini çok çarpıcı bir dille anlatmıştır. Şöyle ki; tutkuludurlar,duyguları çok yoğun, huysuz ve öfkelidirler. Kendilerini içtepilerine kaptırırlar; tutkularının kölesi olurlar.Çok sabırsızdırlar, isteklerinin önüne dikilen en küçük engele bile tahammülleri yoktur. Onura, başarıya, paradan daha çok değer verirler. Çünkü paraya gereksinimleri fazla olmamıştır. Eli açık ve iyilikseverdirler. Çünkü kötülükleri daha tanımamışlardır. Çabuk güvenir, çabuk bağlanırlar, çabuk sever ve çabuk aşık olurlar. Çünkü aldatılmamışlardır. Yüksek amaç ve hayalleri vardır; çünkü daha yaşamın sillesini yememişlerdir. Koşulların sınırlayıcı etkisini öğrenmemişlerdir.

Gençler yanılınca, çok yanılırlar. Sevgide de, nefrette de aşırıya kaçarlar. Her şeyi bildiklerini sanır ve onun için yanlışlarında sonuna kadar direnirler.

       
Gençlikte Arkadaşlık

Gençlik çağı evden kopma ve topluma açılma çağıdır. Ergenliğe giren bir gence evi dar gelmeye başlar ve yerinde duramaz. Ana-babanın öğütlerinden ve karışmalarından bıkıp usanan genç, kendini dışarı atar. Çünkü soluk alabildiği ve özgürlüğünü yaşayabildiği tek yer olarak dışarısını görür. Evle bağları gevşeyen genç kendini dışarıda bulur. Kendi gibi bağımsızlık arayan, aynı kaygıları yaşayan, benzer bocalamayı yaşayan yaşıtlarına takılır ve bunlar iymidir yoksa kötümüdür hiçbir kaygı duymaz. Evinde anlaşılmadığını, değer verilmediğini, çocuk gözüyle bakıldığını zanneden bir genç için arkadaş kümesi bir kurtuluş ve  bir sığınaktır.

Gencin sıkı arkadaşlık kurmadan topluma açılması pek düşünülemez. Bu bakımdan arkadaşlık ilişkileri toplumsal ilişkilere öncülük eder. Arkadaşlarca aranmak, beğenilmek ve benimsenmek, benlik saygısının önemli bir koşuludur. Genç bu ilişkilere girerek zekasıyla, spor ve sanat yetenekleriyle kendini diğer arkadaşlarına ve başkalarına  kanıtlamış olur. 

Arkadaşlık kurabilmek ve sürdürebilmek başlı başına bir başarı, ruh sağlığının da bir ölçüsüdür. Ailesine bağımlı, güvensiz ve sıkılgan bir çocuk okulda başarılı olabilir ama, arkadaşlık kurmada çok yetersiz olabilir. Gençlik çağında, gençlerin ruh hekimlerine başvurma nedenlerinin başında ise arkadaşsızlık yakınması gelir. (şimdilik bukadar fakat devam edecek)

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder