Doğru İletişimin 20 Kuralı!...
(Konu uzun olduğu için şimdilik 10 kural)
KURAL
1:
Önce
arkadaşlık!
Hatta
arkadaşlık öyle ön plana çıkmalı ki... Aşk ancak ardından
gelmeli!..
Çünkü...
Romantik
aşkın kıvılcımı söndüğünde...
Arkadaşlık
ateşinin kalpleri ısıtıyor olması gerekir!
KURAL
2:
Önemli
konuları karşınızdaki insan başka bir iş ile uğraşırken gündeme
getirmeyin.
Sizin
birinci önceliğiniz belki de -o sırada- karşınızdaki insanın
birinci önceliği değildir. Hele işi başından aşkınsa, yoğunsa,
kafasına iş takılmışsa... Oysa siz, size gerekli ilgiyi
göstermediği sonucunu -yanlış da olsa-
çıkaracaksınız. Onun için bekleyin.
Doğru
zamanı yakaladığınızda zaten konu orada çözülecektir. Yanlış
zamanlama yüzünden çözülemediğinde ise İçinizde
büyüyecektir.
Çözülmeyen
sorunlar zamanın geçmesiyle beslenerek büyür gider...
KURAL
3:
Kesinlikle ön fikirli olmayın, yani karşınızdakini "peşin hükümle"
haksız ilan etmeyin...
Örneğin
"Sen anlaşılmazsın" yerine "Ben seni anlamakta
zorlanıyorum" demeyi tercih edin.
Aslında
böyle yapınca, karşı tarafın savunmasını kırıyor ve onu açık
olmaya zorluyorsunuz.
Karşınızdakinin
lafını ağzına tıkmaktansa en doğrusu cevap almaya bakın!...
KURAL
4:
Ne
istediğinizi tam olarak bilin.
Karşınızdakinden
şikâyet edeceğinize, siz tam olarak açıkça ne istediğinizi söyleyin ve
karşınızdakinin buna tepkisinden hareket ederek yolunuza devam
edin.
Sonuçta
sizin kafanızın içinde ne olduğunu kimse bilemez. Genellikle
tartışmaların başlama nedeni, birisinin sevgi arayışı, ilgi- alaka istediğidir.
Ne
istediğinizi tam olarak bilin ve onu isteyin.
Sevgi
dilenmek için rol yapmayın!
KURAL
5:
Karşınızdakinin
isteklerine ve duygularına kilitlenin...
Birisi
bizi suçladığında hemen olayın kendi tarafımızdan görünen
boyutunu anlatmaya başlarız.
Bu
hepimize normal de gelir... Aslında bir savunma mekanizmasıdır...
Ne
yapabileceğinize dair sorular sorun...
Savunma
dürtüsü kendine güven eksikliğinden doğar ve asıl konudan
uzaklaştırır.
Bir
seferde bir konuyu tartışın,konular arsında kaybolmayın...
KURAL
6:
Bunu
"bir sefer de bir konuyu tartışın" şeklinde
yazabiliriz. Çünkü genelde bir tartışma sırasında ondan
evvelki on tartışmanın da hesabı ortaya çıkar. Bu durumun
işleri kolaylaştırmadığını hepimiz biliyoruz.
Doğru
söz ayrıca savunma istemez.
Tam
olarak neyi kastettiğinizi açık açık söyleyin...
KURAL
7:
Mesela
eşiniz bir köşeye çekilmiş sessiz sessiz duruyor...
Bu
şartlarda "Bana mı sinirlendin" diye sorarsınız veya
"Sen niye sinirlisin" diye mi?
Bana
mı sinirlendin daha akıllıca...
Size
olmayabilir ve açılır, derdini anlatır. Eğer size ise... Ne
olduğunu konuşursunuz.
Oysa...
"Niye
sinirlisin" demenizin altında "Sen sinirlisin (zaten)"
düşüncesi yatıyor.
Konuşurken
ince ayar çok önemlidir!
Karşınızdakini
dinleyin ve dinlediğinizi de ona hissettirin!...
KURAL
8:
Bu
kadar basit. Çoğu zaman karşınızdaki insanın tek istediği onu
dinlemenizdir. Dinlediğinizden ve ne dediğini anladığınızdan
emin olduğunda mesele kalmayacak.
"Sen"
yerine "Ben" kullanın...
KURAL
9:
Kural
basit...
"Hep
geç kalıyorsun yerine" "Beklemekten haz
etmiyorum"diyebilirsiniz.
"Dağınıksın"
yerine "Arkanı toplamaktan yoruldum."
Kendinizi
nasıl hissettiğinizden sadece siz sorumlusunuz!
Talimat
vermeyin, rica edin.Lütfen demek çok mu zor?...
KURAL
10:
Talimatla
rica arasındaki fark...
Talimat
yerine gelmezse cezası vardır...
Mesela
bir somurtma, bir hareket, sessizlik, sırt dönme,küsmek gibi...
Oysa
ricaların cezası yoktur ve belki de bu yüzden rica ettiğinizde
her şey daha kolay olur.
Gerçek
rica kimseye sorumluluk yüklemez.
BU GÜNLÜK BU KADAR...KONU UZUN OLDUĞU İÇİN İKİYE BÖLDÜM...ARKASI YARIN...
Önce arkadaşlık!
Hatta arkadaşlık öyle ön plana çıkmalı ki... Aşk ancak ardından gelmeli!..
Çünkü...
Romantik aşkın kıvılcımı söndüğünde...
Arkadaşlık ateşinin kalpleri ısıtıyor olması gerekir!
Önemli konuları karşınızdaki insan başka bir iş ile uğraşırken gündeme getirmeyin.
Sizin birinci önceliğiniz belki de -o sırada- karşınızdaki insanın birinci önceliği değildir. Hele işi başından aşkınsa, yoğunsa, kafasına iş takılmışsa... Oysa siz, size gerekli ilgiyi göstermediği sonucunu -yanlış da olsa- çıkaracaksınız. Onun için bekleyin.
Doğru zamanı yakaladığınızda zaten konu orada çözülecektir. Yanlış zamanlama yüzünden çözülemediğinde ise İçinizde büyüyecektir.
Çözülmeyen sorunlar zamanın geçmesiyle beslenerek büyür gider...
KURAL 3:
Kesinlikle ön fikirli olmayın, yani karşınızdakini "peşin hükümle" haksız ilan etmeyin...
Örneğin "Sen anlaşılmazsın" yerine "Ben seni anlamakta zorlanıyorum" demeyi tercih edin.
Aslında böyle yapınca, karşı tarafın savunmasını kırıyor ve onu açık olmaya zorluyorsunuz.
Karşınızdakinin lafını ağzına tıkmaktansa en doğrusu cevap almaya bakın!...
KURAL 4:
Ne istediğinizi tam olarak bilin.
Karşınızdakinden şikâyet edeceğinize, siz tam olarak açıkça ne istediğinizi söyleyin ve karşınızdakinin buna tepkisinden hareket ederek yolunuza devam edin.
Sonuçta sizin kafanızın içinde ne olduğunu kimse bilemez. Genellikle tartışmaların başlama nedeni, birisinin sevgi arayışı, ilgi- alaka istediğidir.
Ne istediğinizi tam olarak bilin ve onu isteyin.
Sevgi dilenmek için rol yapmayın!
KURAL 5:
Karşınızdakinin isteklerine ve duygularına kilitlenin...
Birisi bizi suçladığında hemen olayın kendi tarafımızdan görünen boyutunu anlatmaya başlarız.
Bu hepimize normal de gelir... Aslında bir savunma mekanizmasıdır...
Ne yapabileceğinize dair sorular sorun...
Savunma dürtüsü kendine güven eksikliğinden doğar ve asıl konudan uzaklaştırır.
Bir seferde bir konuyu tartışın,konular arsında kaybolmayın...
KURAL 6:
Bunu "bir sefer de bir konuyu tartışın" şeklinde yazabiliriz. Çünkü genelde bir tartışma sırasında ondan evvelki on tartışmanın da hesabı ortaya çıkar. Bu durumun işleri kolaylaştırmadığını hepimiz biliyoruz.
Doğru söz ayrıca savunma istemez.
Tam olarak neyi kastettiğinizi açık açık söyleyin...
KURAL 7:
Mesela eşiniz bir köşeye çekilmiş sessiz sessiz duruyor...
Bu şartlarda "Bana mı sinirlendin" diye sorarsınız veya "Sen niye sinirlisin" diye mi?
Bana mı sinirlendin daha akıllıca...
Size olmayabilir ve açılır, derdini anlatır. Eğer size ise... Ne olduğunu konuşursunuz.
Oysa...
"Niye sinirlisin" demenizin altında "Sen sinirlisin (zaten)" düşüncesi yatıyor.
Konuşurken ince ayar çok önemlidir!
Karşınızdakini dinleyin ve dinlediğinizi de ona hissettirin!...
KURAL 8:
Bu kadar basit. Çoğu zaman karşınızdaki insanın tek istediği onu dinlemenizdir. Dinlediğinizden ve ne dediğini anladığınızdan emin olduğunda mesele kalmayacak.
"Sen" yerine "Ben" kullanın...
KURAL 9:
Kural basit...
"Hep geç kalıyorsun yerine" "Beklemekten haz etmiyorum"diyebilirsiniz.
"Dağınıksın" yerine "Arkanı toplamaktan yoruldum."
Kendinizi nasıl hissettiğinizden sadece siz sorumlusunuz!
Talimat vermeyin, rica edin.Lütfen demek çok mu zor?...
KURAL 10:
Talimatla rica arasındaki fark...
Talimat yerine gelmezse cezası vardır...
Mesela bir somurtma, bir hareket, sessizlik, sırt dönme,küsmek gibi...
Oysa ricaların cezası yoktur ve belki de bu yüzden rica ettiğinizde her şey daha kolay olur.
Gerçek rica kimseye sorumluluk yüklemez.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder