25 Temmuz 2013 Perşembe

MUTLULUK DEDİĞİMİZ ŞEY NEDİR?



 


                      GERÇEK MUTLULUK NEDİR?

         
             NEFİS ASLA DOYMAZ
                 Ünlü bir sufi öyküsüdür bu. Günün birinde bir gün bir imparator sabah gezintisi yaparken bir dilenciyle karşılaşır. Ve ona: " Ey dilenci, dile benden ne dilersen" der. Dilenci  ise güler ve :
"Sanki dilegimi gerçekleştirebilecekmiş gibi soruyorsunuz." Diye cevap verir. Kral bu cevaptan hiç hoşlanmaz, çok  alınır ve söyleşi şöyle devam eder... 
-"Pek tabii her dediğini yerine getirebilirim. Sen yeter ki ne istediğini  söyle; ne istiyorsun?" deyince, dilenci de ona:


    "- Sayın Kral hazretleri, lütfen söz vermeden önce iki kez düşünün efendim."der. O zaman imparator anlar ki bu dilenci sıradan bir dilenci değildir.  Bu nedenle imparator biraz şaşırmakla beraber, bastırır.
    "-Ne istersen pekala verebilirim. Ben güçlü bir imparatorum.  Senin isteyip te benim yerine getiremeyeceğim hiçbir dileğin olamaz" der.  Bunun üzerine dilenci, çanağını imparatora uzatıp: - "Şu benim çanağı istediğin herhangi bir şeyle doldurabilir misiniz acaba?" diye sorar. İmparator  güçlü bir kahkaha atar ve vezirine: -"Bu çanağı hemen altınla doldur" diye emreder. Vezir derhal verilen emri yerine getirir. Fakat garip bir şey olur;
Çanak dolup taşmakta ve hemen anında boşalmaktadır. Sanki paralar buhar olup uçmaktadır.
    İmparatorun onuru kırılır. Bir dilenci çanağını dolduramadığı kulaktan kulağa yayılır.
  Sonra da giderek pırlantalar, elmaslar,yakutlar, zümrütler velhasılı kelam, nekadar çeşit mücevharat varsa  akıtılır çanağa. Fakat nafile, sanki bu çanağın dibi yoktur. Yer, yutar ama boş kalır. İmparator sonunda yenik düştüğü anlamıştır. Dilenciye yalvarır:
      -"Tamam,  kabul ediyorum, sen kazandın. Dileğini yerine getiremedim, ama lütfen  bana söylermisin bu çanağın
neden yapılmış olduğunu" der. Dilenci de: 
-"Çok basit", diye cevaplar. -"İnsan dimağından yapılmıştır. Yani insanın arzu ve isteklerinden. Doymak ve dolmak bilmez oluşu bundandır. Eğer bu gerçeği bir kez kavrarsan yaşantın  tümden değişir. İstek dediğiniz şey nedir ki!  İstek  dediğiniz şey, kendisine ulaşılana kadar, belli bir süre heyecen veren bir duygudur".
                  Evet arkadaşlar, aynen öyledir... Örnegin; bir araba istersin...bir yat...bir ev...bir kadın... Yada kadınsan erkek!
Tek tek bunların her birini elde ettiginde ise, tümü anlamını yitirir. Neden mi?
             Çünkü artık beynin onlardan hazzını almıştır ve aklın  da onları dışlar. Mesela araba garajdadır ve artık istek
uyandırmamaktadır. Heyecen, onu elde ettiğinde sönüp gitmistir.

         Kadın yatağında ve para da cebindeyse, onlara erişmek için katlandığın yoğun istek yok oluverir. Gene boşluğa düşer,  Çünkü nefis asla doymak bilmez, daima  yeni birşey, yeni bir istek  bulmak zorunda kalırsınız.
            İstekler asla bitmez. İstekler doyumsuzluk uyandırır ve giderek dilenci olursun. Ve böylece, bir istekten bir diğerine çırpınıp durursun. Amacına ulaşır ulaşmaz bir yenisini istersin. İşte  isteklerin bu yönünü kavradığında hayatının dönüm noktasındasın demektir.
           Sürekli yolculuk hali asla iyi sonuç vermez. Geri dön...Evine dön... Seni mutlu edecek ögeleri dışında değil, kendi içinde ara!...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder