28 Temmuz 2013 Pazar

BİR ÇOCUĞUN GELİŞİMİNDE OYUNUN ÖNEMİ VE ANNE-BABA TUTUMU



 

Çocuk için oyunun önemi ve anne-baba tutumu

 

                Bir anne-babanın çocuğuna vereceği ilk ve en önemli şey sevgidir. Anne-babalar çocuklarını daha dünyaya getirmeden önce biraz olsun kendilerini eğitmeli  ki bu çok önemli;( örneğin dergi, kitap, ana-baba okulları,TV, internet vs.), yayınları takip ederek çocuk yetiştirme sanatını öğrenmeleri gerekmektedir.  Çünkü yeni dünyaya gelecek olan çocuğun her türlü sorumluluğuna daha doğmadan her an hazır olmalıdırlar. Her anne-baba çocuğunu sever, doğumundan itibaren tüm imkânlarını kullanarak ona birşeyler öğretmeye, en iyiyi ve en güzeli vermeye çalışırlar.

             Oyun ise, çocuğu yetişkin hayata hazırlayan en önemli ve etkili yoldur. Hiç şüphesiz ki çocuğun en önemli eğitim araçları, onların oyuncaklarıdır. Oyun ile insan ilişkileri, yardımlaşma, konuşma, bilgi edinme, deneyim kazanma, psiko-motor gelişimi, duygusal ve sosyal gelişimi etkilediği gibi, zihin ve dil gelişimini de oldukça yakından etkiler. Yetişkinlerin gözüyle bakıldığında oyun, çocuğun eğlenmesi, oyalanması, başlarından savmak için bir uğraşmış gibi  görülebilir, oysa oyun, çocuk için çok ciddi bir iştir.  Çünkü çocuk oynadıkça her türlü becerileri artar ve yetenekleri gelişir. Ve böylece çevresini, bilinmeyenleri tanır, kendisi için anlaşılır duruma getirir.

               Çocuk oyun oynarken özgürdür, kuralları kendisi koyar, kendisi bozar, yetişkinlerin bunda kısıtlamaları olamaz. 3-6 yaş arası, çocuğun en önemli dönemlerinden biridir. Öğrenmek için durmadan soru sorar: "bu neden, niçin, nasıl?" sorularına herzaman anlayacakları dilden bir cevap isterler. Çünkü o an için onlarda  öğrenme açlığı mevcuttur, herşeyi bilmek  ve öğrenmek isterler. Çok enerjiktirler, yorulmak nedir hiç bilmezler. Lütfen anne-babalar olarak onları anlayın, her sorusunu büyük bir sabırla ve doğru olarak yanıtlayın, yanıtlarınız kısa, net ve onların anlayacağı şekilde olsun,çünkü bu onlar için gerçekten çok önemlidir. 

               Çocuklar oyuncaklarla oynamayı  çok severler, ancak, oyuncakların, iyi davranışların karşılığında ödül, anne-baba sevgisinin bir kanıtı olarak kullanılması kesinlikle yanlış olup, şiddetle kaçınılması gereken bir durumdur. Oyuncaklar, çocuk gelişiminde büyük bir yer tutarlar, fakat size sarılmaz, sevmez ve öpemezler. İşte onun için, ne kadar meşgul olursanız olun, çocuğa ayıracak olduğunuz birkaç zaman diliminde onunla sohbet etmeniz, ona sarılmanız, yerlerde yuvarlanmanız, onun oyuncakları ile oyun oynamanız, onu gerçekten de çok mutlu edecektir. Okulda, ertesi günü keyifle arkadaşlarına, öğretmenine veya diğer başka kişilere anlatacak olduğu bir an yaşatacaksınız ona. Çocuğunuza "lütfen" demeyi daha küçükken öğretin. Siz onun oyuncağının yerini değiştirirken veya alırken izin isteyin. Çünkü bütün çocuklar, kurdukları oyunlarda hep büyükleri taklit ederler. Yaptığınız her olumlu davranış, ona iyi  yönde, her olumsuz ve kötü davranış da, kötü yönde etki edecektir.

            Asla başkaları ile onu kıyaslayıp üzmeyin, çünkü "o" kendine özgü bir bireydir. Yaptığı her doğru davranış için onu sözleriniz ve sevginizle,ama mutlaka ödüllendirin. Genelde 3-5 yaşında ana okuluna gidecek olan çocuklar sabırsız ve heyecanlıdırlar. Onlara karşılaşacakları olayları olabildiğince somut  ve anlayacakları bir şekilde anlatın. Orada eğlenebileceğini, yeni arkadaşlar edinebileceğini açıklayın; çocuğunuza  daiam pembe tablo çizmeyin. Belki ağlayacağını, ağlayan çocuklar olabileceğini, karşılaşabileceği olumlu-olumsuz şeyleri anlatın. Okul bitiminde onu alacağınızı söylemeyi unutmayın, ve mutlaka o saatte de orda olun.

              Genelde çoğumuz, çok iyi niyetlerle çocuğumuzun herkesten önce okuma-yazmayı öğrenmesini isteriz; ve ona öğretme yoluna gideriz. Ama kesinlikle hiç bir anne-baba öğretme konusunda zorlayıcı olmamalı, bu tür davranışlar onun öğrenme sürecini geliştirmekten uzak olup, anne-baba ve çocuk ilişkisini zedeleyecek niteliktedir. Anne-babalar bu tür davranışlarda bulunarak kendi egolarını tatmin etmek  amacındadırlar. (Çocuğumuzda bulunan bazı özel durumlar hariç olup yine de eğitimcilerin yönlendirmesi daha doğru olur). Herzaman gündeme gelen, sorulan sorulardan bir diğeri de çocuğum okulda olan yaşantıları hakkında konuşmak istemiyor?

              Okul, onların özel hayatının bir parçasıdır. Onu herzaman anlayışla karşılayın, kesinlikle zorlayıcı olmayın ama yine de takipçi olup, sohbet anında bazı sorular sorarak onunla ilgilendiğinizi belli edin, bu onu çok mutlu edecektir. Sabırlı ve açık olun...

             Sonuç olarak;"3-6 yaş arası çocukluğun en önemli dönemidir" demiştik. Bu nedenle haklarına saygılı olun, onu anlamaya çalışın; konuşurken arkanızı dönmeyin, onun yüzüne bakın ve göz temasında bulunun, onun seviyesinde çömelin ya da oturun, aynı seviyeye gelmeye özen gösterin. İstediği herhangi bir şey size ters geliyorsa: -"bunu istiyorum - sebebi bu, veya şunu istemiyorum-sebebi şu".... diye açıklama yaparak tercihi ona sunun. Hiç birimizin elinde sihirli deyneği yok, ne eğitimcilerin ve ne de anne-babanın...

          Her ne sorun ile karşılaşırsak karşılaşalım, sabır ve sevgi ile iyi insan ilişkilerinin temel harcını atmış olacaksınız...

 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder